TBMM Genel Kurulu’nda bugün, HDP’nin 10 Ekim 2015 tarihinde IŞİD’in Ankara Tren Garı’nın önünde düzenlediği canlı bomba saldırısının araştırılmasına ait önergesinin direkt gündeme alınması önerisi görüşüldü.
Araştırma önergesinin direkt gündeme alınması önerisi, AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, 2015 yılında yapılan iki genel seçim ortasında yaşananlara dikkat çekerek AKP’lilere hitaben, “Özellikle de haziran-kasım ortasında Türkiye’yi kaosa sürükleyerek oylarınızı artırma yoluna gittiniz. İktidarınızı, kaybettiğiniz iktidarınızı, bu biçimde tekrar tahkim etme yoluna gittiniz. Göz yumdunuz; o kaos ve kandan sizler, yeni bir iktidar ürettiniz” dedi.
HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu da, “İlk ambulans, patlamadan 45 dakika sonra lakin gelebildi, alana girebildi ve bir taraftan da yaralılara müdahale engellendi, gaz sıkıldı ve tazyikli su sıkılarak birinci yardım imkanları da engellenmiş oldu ve çok sayıda kişinin vefatına de sebebiyet verildi. Bu olaydan sonra, bu şahıslarla ilgili, yani oradaki gerekli güvenlik tedbirlerini almayan, istihbarat bilgilerine karşın önlem almayanlara karşı rastgele bir soruşturma açılmadı, rastgele bir kovuşturma yapılmadı, rastgele bir dava açılmadı” ifadelerine yer verdi.
Ali Kenanoğlu, önerge üzerine yaptığı konuşmada şunları söyledi:
- Bugünlere gelen yola, Ekim 2014’teki Ulusal Güvenlik kararları çerçevesinde alınan bir kararla gelinmişti ve o kapsamda 5 Haziran’da Diyarbakır’da, 20 Temmuz’da Suruç’ta -bunların hepsi 2015’te oluyor- 10 Ekim’de Ankara Garı’nda, 20 Ağustos’ta da Antep’te katliamlar yapıldı. Alışılmış bu katliamlarla birlikte tıpkı vakitte katliam teşebbüsleri de yapıldı. Burada 10 Ekim günü ne oldu? Gaziantep’ten, elini kolunu sallayan bombacılar Ankara’ya, gar önüne kadar girdiler ve orada kendilerini patlattılar. Sonra ne oldu? Doğal ki orada gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmadığını görüyorduk, biliyorduk. Ben de oradaydım, yani bunun şahitlerinden birisiyim, 10 Ekim 2015’te gar önünde bulunan bireylerden birisiyim.
“AMBULANSLARIN GİRİŞİNİ ENGELLEDİLER”
- Ortalıkta rastgele bir güvenlik gücü yokken, polis yokken beşerler ömrünü yitirdikten sonra, bomba patladıktan sonra bir anda güvenlik güçleri sağlıkçılardan, ambulanslardan evvel oraya intikal ettiler ve ambulansların gelişini engellediler. Birinci ambulans, patlamadan 45 dakika sonra lakin gelebildi, alana girebildi ve bir taraftan da yaralılara müdahale engellendi, gaz sıkıldı ve tazyikli su sıkılarak birinci yardım imkanları da engellenmiş oldu ve çok sayıda kişinin vefatına de sebebiyet verildi. Bu olaydan sonra, bu bireylerle ilgili, yani oradaki gerekli güvenlik tedbirlerini almayan, istihbarat bilgilerine karşın önlem almayanlara karşı rastgele bir soruşturma açılmadı, rastgele bir kovuşturma yapılmadı, rastgele bir dava açılmadı.
- Hatta şöyle farklı bir şey var; Antep Nizip’te, katliamdan 10 gün evvel çok yüklü ölçüde amonyum nitrat satın almak isteyen kişi var, bu belirleniyor ve savcılık bununla ilgili soruşturma açıp, inceleme başlatıp bu kişi hakkında Gaziantep Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Şube Müdürü’ne diyor ki ‘Bu kişiyi araştırın’. Kim bu kişi? Yakup Şahin. O gün, Antep’ten Ankara’ya gelen katillere, o bombacılara eskortluk eden araçtaki kişi Yakup Şahin; onları takip eden. Lakin ne oluyor? Yakup Şahin’le ilgili rastgele bir araştırma, soruşturma yapılmıyor lakin bu araştırmayı, soruşturmayı yapmayanlarla ilgili de rastgele bir soruşturma, kovuşturma yok. Ne oluyor? Katliam esnasında ambulanslar gelmediği için orada, iki tane polis aracılığıyla yaralıları hastaneye taşıyan beşerler, kamu aracını gasp etmekten ötürü yargılanıyorlar. Yani yargılananlar da tekrar mağdurlar oluyor.
“BABASININ BAŞINDA ANMA YAPAN YARGILANIYOR”
- Diğer taraftan, babasının mezarı başında anma yapan, duygusal konuşma yapan beşerler hakaretten, terör propagandasından ve gibisi uyduruk argümanlardan aylarca, yıllarca mahkemelerde yargılanıyorlar.
- Gelinen noktada Ankara Gar katliamı, tarihimizin gördüğü en büyük vahşetlerd
en bir adedidir. Lakin davaları da takip ediyoruz, bu davalardan da hiçbir umut yok, zira düzgün bir soruşturma, araştırma ve dava süreci yürütülmüyor. En son dava, 7 Ekim’de görüldü. O davaya katıldım ben ve orada, MİT’in tespitlerine nazaran IŞİD’in Türkiye sorumlusu, Türkiye buyruğu olarak bilinen kişi Kasım Güler şunu itiraf etti. Şahit olarak kendi söylediğiydi mahkemede, dedi ki ‘Biz o periyotta elimizi kolumuzu sallayarak Türkiye’ye giriş-çıkış yapıyorduk. Ben, 4 ya da 5 sefer Türkiye’ye giriş-çıkış yaptım. Sondaki güvenlik karakoluna yalnızca bilgi veriyordum, o bilgi çerçevesinde de Türkiye’ye giriş-çıkış yapıyordum’. Bu rahatlıkla geldi bu katiller ve insanlarımızı katletti.”
CHP Ankara Milletvekili Murat Buyruk ise şöyle konuştu:
- Maalesef 10 Ekim Ankara Garı katliamı, bu toprakların ve insanlığın gördüğü en zalim, en kanlı, en alçak ataktır. Lakin maalesef üstünden 7 yıl geçmiş olmasına karşın biz, Ankara Garı katliamı ve taarruzla ilgili gerekli yüzleşmeyi yapamadık. Türel süreç savsatıldı. Arkadaşım bahsetti, göstermelik bir mahkeme süreci, güya birkaç IŞİD’li militan, IŞİD’li katil bu işi planlamış, yapmış üzere, gerçek sorumlulara uzanmayan bir türel süreç işletildi. Halbuki bu katliamı planlayanlar, ardında duranlar, ona siyasi takviye verenler, orada bu bomba tedarik edilirken Emniyet’in bilmesine karşın gereğini yapmayanlar, mülkiye raporlarına geçtiği üzere ‘Bir akın yapılabilir’ istihbaratı alınmış olmasına karşın tedbir almayanlar, adeta bu katiller Ankara’ya eskort eşliğinde gelirken hiçbir şey yapmayanlar hatalılar lakin maalesef mahkeme bunları görmezden geldi, duymazdan geldi.
“YARGILAMANIN GERÇEK SORUMLULARA UZANMASI GEREKİYOR”
- Bir katil düşünün. İki kardeş; birisi Suruç katliamındaki bombacı ve bu kişi teknik takip altında, yeniden ‘Ankara emiri’ dedikleri İlhami Balı’yla daima görüşüyor, o da teknik takip altında ancak onlar hakkındaki hiçbir tape kaydı mahkemeye getirilmedi. Halbuki İlhami Balı, firari sanık, 2016’da oysaki Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi’nde, aranıyorken her nasılsa tedavi edilmiş. Baktığınız vakit bu katliam, devletin içindeki kirli odakların birilerinin bilgisi, ilgisi ve ihmali sonucunda gerçekleştirilmiştir. Münasebetiyle biz, bu mahkeme sürecini eksik sayıyoruz, eksik buluyoruz ve bu yargılamayı göstermelik buluyoruz. Bu nedenle yargılamanın kesinlikle gerçek problemlere ve hatalılara uzanması gerekiyor. Çok daha kıymetlisi arkadaşlar, AKP iktidarı o günlerde IŞİD’e ‘IŞİD’ diyemiyordu ve o günkü dış siyasetiniz, Suriye siyasetinizin bir gereği olarak da sonlarımızın kevgire çevrilmesine müsaade verdiniz. O günkü ‘katil’ diyemediğiniz IŞİD saldırganları, ‘cihatçı, savaşçı’ ismi altında istedikleri üzere Türkiye’ye girip çıkıyorlardı. Hatta yaralandıklarında Türkiye’de hastanelerde tedavi görüyorlardı.
“KAOS VE KANDAN YENİ BİR İKTİDAR ÜRETTİNİZ”
- Özellikle de haziran-kasım ortasında Türkiye’yi kaosa sürükleyerek oylarınızı artırma yoluna gittiniz. İktidarınızı, kaybettiğiniz iktidarınızı bu halde tekrar tahkim etme yoluna gittiniz. Göz yumdunuz; o kaos ve kandan sizler, yeni bir iktidar ürettiniz.
Araştırma önergesinin direkt gündeme alınması önerisi, yapılan oylamada AKP ve MHP’nin oylarıyla reddedildi.